30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki deprem sonucunda İzmir’de 117 yurttaş hayatını kaybetti, fazla sayıda vatandaşımız ise yararlandı. Bambaşka düzeylerde elde etmek üzere yaklaşık 80 bin inşa zarar gördü.
Aradan geçen zamana rağmen depremzedelerin ev sorunları dinç bir çözüme kavuşmadı. Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, depremden sonradan oluşan mağduriyetler, tartışmalar ve devlet kurumları yöneticilerinin tutumları hakkında çarpıcı talimat yaptı.
HER TÜRLÜ HASAR HALK İDARESİNCE KARŞILANMALI
TMMOB, depremde yaşanan mağduriyetin sorumlusunun her kademesi ile devlet olduğunu vurguladı. Açıklamada, “İlgili kurumlardan tüm izinleri alarak inşa edilmiş binalarında ikamet ederken, depremden etkilenen tüm vatandaşlarımızın uğradıkları can ve mal kayıplarından sorumlu kamu idaresidir.
İdarece tüm yasa ve yönetmeliklere yerinde inşa edildiği belirtilmiş ve ilgili kurumlar göre ruhsatlandırılan binalarda yaşanan her türlü hasarın millet idaresi göre karşılanmasının bir zorunluluk olduğunu savunuyoruz. Kısaca yaşanan mağduriyetin sorumluların hesap vermediği, mağduriyetleri onarmak bir yanlamasına yeni felaketlere kapı aralayacak aşırılık artışının TMMOB göre kabul edilmesini hiç kimse bekleyemez” denildi.
UZMANLARDAN ÇARPICI SORULAR
Deprem sonrası kimi dernek veya siyasi kesimler göre yaşanan mağduriyetin sorumlularını tartışmak yerine TMMOB'nin kasıt gösterilmesinin şaşkınlıkla izlendiğinin belirtildiği açıklamada, Bayraklı’da yüzde 30 emsal çoğaltma kararı alınmasının üstün toplum yararı ve bilime aykırı olduğu belirtildi. Açıklamada şu sorular dile getirildi:
*Anayasal olarak, ülkemizdeki cümbür cemaat eşdeğer yaşam hakkına sahip yok midir? Bir devletin en esas görevi, vatandaşlarının hayat hakkını teminat altına almak değil midir?
*Niçin, depremden yaralı bütün vatandaşların yargı talepleri, herhangi bir değer istek etmeksizin, devlet kadar giderilmemektedir?
*Niçin, zenginlerin vergi borçlarını silen, zenginler daha zengin olsun diye define arsalarını özelleştiren devlet, laf konusu ırk olduğunda yalnızca aracılık ile yetinmektedir?
*Yoksa, depremzedelerin mağduriyetleri, birilerine kaynak uyarlamak için mi kullanılmaktadır?
NEDEN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEDİ?
*Her yer sarsıntısı ardından gündeme getirilerek uygulanan aşırılık artışlarının kentlerimizi ne hale getirdiğinin haberdar yok miyiz? Bu uygulamalar aracılığıyla başlıca sorumlunun daha da gizlenmesine gürültüsüz kalacağımızı mı düşünüyorsunuz ?
*Depremde yıkılan ve “proje alanları” olarak ifade edilen bölgelerdeki yapılacak konutların depremden 1 hafta daha sonra zemin+5 kat olacağına hangi bilimsel alıştırma sonucunda karar verilmiştir?
*Örneğin deprem nedeniyle yıkılan Rızabey Apartmanı’na ilişkin hazırlanan araştırmacı raporunda Bayraklı Belediyesi’nin sorumluluğu açıkça açıklama edilmiştir. Laf konusu binanın adalet sahiplerinin mağduriyeti konusunda Bayraklı Belediyesi hangi iş ve işlemleri gerçekleştirmiştir?
*Rızabey Apartmanı, Emrah Apartmanı, Doğanlar Apartmanı’na ilişkin düzenlenen araştırmacı raporlarında benzer tespitlerin bulunması tesadüf müdür? Depremde zarar görebilen öteki binaların tamamına ilişkin araştırmacı incelemesi yapılırsa netice öbür olacak mıdır?
*Yer Sarsıntısı sebebiyle zarar gören bölgelerin yikim bölgesi duyuru edilmesi konusunda talepte bulunulmamasının nedeni nedir?
*Yıkılan binalarda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde vatandaşların her yerde borçlandırılmasına itiraz edilmemesinin nedeni nedir?
*Depreme aleyhinde alınacak önlemler için, sadece mal sahipleri üzerinden bir kavga yürütülüyor olması ne değin doğrudur? Hak Sahipliği depremzedelere de uygun koşullarda afet konutu imkânı sağlanması konusunda hukuki düzenleme yapılmamasının nedeni nedir?
*Senelerdir ülkemizde toplanan deprem vergilerinin yaşanan mağduriyetlerin çözümü için kullanılması konusunda tartışma yürütülmemesinin nedeni nedir?
*Büyük Kasaba hastanesi bölgesinde kaç ev yapılmıştır? Kaçı orta ve ağır hasarlılara verilecektir, zelzele bölgesinde yer alan rezerv alanlarda yapılan yeni dairelerde kaç daire yetersiz kalmaktadır?
BAYRAKLI’DA YÜZDE 30 EMSAL ARTIŞI
*Emsal artışı öngörülen alanlarda kaç ekstra daire çıkabileceği böylece de nüfusun ne değin artacağı hesaplanmış mıdır? Bu hesaba tarafından altyapının ve ulaşımın ne denli etkileneceği göz önüne küskün mıdır? Emsal artışı öngörülen bölgelerde yaşayan yurttaşların gelir durumuna dair herhangi bir saha araştırması üretilmiş mıdır? Belki böyle araştırma yapıldı ise yurttaşların ne kadarı borçlanmayı göze almaktadır?
*Emsal artışının altına imza atan belediye başkanları ve meclis üyeleri, İzmir’de trafik sorunu olduğundan, koku sorunu olduğundan, altyapının yetmediğinden bahsetmeye ve yoğun bir yağış olduğunda doğal afeti gerekçe göstermeye devam edecek misiniz?
*Yasal ve hesaplı açıdan elinde imkân bulunan merkezi ve lokal yönetimler, birbirinden kopuk uygulamaya koydukları “çözümler” sebebiyle birbirlerini her gün suçlarken çözümsüzlüğün adresinin TMMOB olarak gösterilmesinin nedeni nedir?
*TMMOB’ye saldıranlara soruyoruz: Kamu kaynaklarının halkın karşılıklı yararı için kullanılması gerekirken bir avuç patronun çıkarı için kullanmasına itiraz edilmemesinin nedeni nedir?
*Kentimizde var olan gökdelenlere ilgili belediyeler ya da Bakanlıklar göre müsade verilmektedir. Konu ile ilgili itirazların bu kurumlara yapılması gerekirken bahşedilen izinler ile herhangi bir ilgisi bulunmayan TMMOB’nin ısrarla kasıt gösterilmesinin nedeni nedir?
HER TÜRLÜ MAĞDURİYETİN SORUMLSUSU DEVLET KADEMELERİDİR
Yukarıda yer alan soruları aylardır muhataplarına ısrarla soruyoruz. TMMOB’nin her türlü uyarısına rağmen her deprem öncesi afetlere karşı dayanıklı ve yaşanabilir kentler için yapılması gerekenleri yapmadıkları, ulus kaynaklarını bir avuç patronun hizmetine sundukları, depremi lütuf gibi görerek doğal alanları yapılaşmaya açtıkları, aşırılık artışlarıyla yeni felaketlere kapı araladıkları için yaşadığımız her türlü mağduriyetin sorumlusu ilk kez merkezi idare olmak üzere lokal yönetimlerdir. Depremde hasar görebilen emekçi halkımızı anlıyoruz. Çünkü halk idaresi başından itibaren emekçi halkımızı tip gibi görmüş ve buna yönelik uygulamalara imza atmıştır. TMMOB olarak bilimsellikten uzaktan, halkımızı yeni felaketlere sürükleyecek ve anapara düzenini mutlu eden büyük kasaba suçuna gürültüsüz kalmamız işçi halkımıza yapılacak en büyük kötülüktür.
MESLEK ODALARI MAKSAT GÖSTERİLİYOR
Yurttaşlarımızı popülist söylemlerle yanıltarak TMMOB’ye saldıranları tanıyoruz! Hukuka tutarsız olduğu, mühendislik, mimarlık ve şehir halkı planlama disiplinlerini ayaklar altına bölge uygulamalara itiraz eden, kamu yararı gözeten meslek odalarını ilk elden veya dolaylı şekilde hedef gösterenler dobra dobra şehir halkı suçu işlemişlerdir. Toplumcu ve kamucu çözümler yaratmak yerine TMMOB’yi İzmirlilerin vicdanına havale edenleri, vatandaşları otobüslerle meslek odalarının önüne taşıyıp kasıt gösterenleri, meslek odalarını gizli ittifakın parçası olmakla suçlayanları gayet iyi tanıyoruz. Iş odalarını gündelik siyasetin parçası ve işlenen suçlara karşılıklı etmeye çalışanlar beyhude bir çaba içerisindedirler. Unutulmasın ki TMMOB, toplumun ortak yararını içermeyen, günü kurtarmaya dönük, aklı ve bilimi hiçe sayan uygulamaları her türlü baskıya karşın geçmişte de kabul etmedi bugün de etmeyecektir.